M. Ali Köseoğlu ile tanışıklığımıza bakmak için 1995 yılına kadar gitmemiz gerek. Yani her şeyin dupduru olduğu vakitler. İnsanların birbirlerinin sûretlerini bile görmeden muhabbet kurdukları, mektup satırlarından ya da telefon kulübelerinden çok uzaklara ulaşan selamların sıcaklığından kimsenin şüphesi olmadığı vakitler. Ben Sivas’taydım, o Konya’da. Çıkardığımız dergiler aradaki mesafeyi o kadar yaklaştırmıştı ki rûberû görüşmeden de dostluk denen muhabbet ikliminin nasıl inşa edildiğini yaşayarak görmüştük.

İlk kitabımın editörü oydu. İlk köşe yazarlığıma onun vesile ile başladım. İlk kez bir radyoda canlı yayına onun programında çıktım.  Daha neler neler… Bu kadar yılın arasına askerlik anısı bile girdi. O da ayrı bir konu. İşte bugün “Yoksa ben Konyalı mıyım?” diyorsam bundaki en büyük faktör M. Ali Köseoğlu’dur.

Dergiler çıkardık, kitaplar çıkardık, programlar yaptık. Edebiyat dünyasında çok zamanlar eskittik. Ben tüm bunlarda samimiyetinden zerre şüphe etmediğim yegâne isimlerin başına hep Mehmet Ali’yi koydum.

Şimdi Kurganlar ile çıkageldi. Bir bayram sevinci gibi mutluluk… Yılların bir emeği ve kelimelere olan sadakatin sonucu olarak gönüllere kurulacak Kurganlar onun şiire karşı tutkusunun bir göstergesi. Ağır ve emin adımlarla gitmenin şiirsel duruşu Kurganlar…

Hece Yayınları arasında çıktı Köseoğlu’nun yeni kitabı. Dört bölüm ve kırk beş şiir var kitapta. Şiirine aşina olduğum bir şairin kitabını okumak benim için ayrı bir anlam ve mutluluktur. Bunu bazı şairlerde hissediyorum. Şiire karşı duruşunu, verdiği emeği bilmek şairin şiir dünyasına girmek için de birçok yol açar insana. Kurganlar’ı bu hissiyatla okudum.

Kitaptaki bölümler ayrılırken bir isimlendirmeye gidilmese de temalar olarak bir bölümlendirme yapılmış diyebiliriz. Şiirler temalarına göre bölümlerde yer alıyor. Birinci bölümde şehir, ikinci bölümde aşk, üçüncü bölümde hayat- memat, dördüncü bölümde ümmet coğrafyası gibi bir tasniften söz edilebilir. Elbette bu benim kitabı okurken şiirlerin bana dokunuşlarıyla belirlediğim bir durum. Yoksa; şu bir gerçek ki; Köseoğlu şiirinin temelinde aşk var. Aslında hayatının merkezinde aşk var onun. Ne yaparsa aşk ile yapıyor. Bunu yazdıklarında ve duruşunda hissetmek mümkün.

Sözü uzatmayı çok da tercih etmiyor Köseoğlu. Az sözle çok anlam ifade etme kıstasına oldukça bağlı. Bunu ilk şiirlerinde de yapan şair, bu kitabında da rubai nazım birimiyle ya da beyit şeklinde kaleme aldığı şiirlerine de yer vermiş. Şiirdeki ritim, ilk dizeden kendini hissettiriyor. Şiirlerdeki anlam bütünlüğü uzunluğa bakmadan yerli yerinde tebarüz ediyor.

“Seni göremediğim için kırdım
herkesin kendisini seyrettiği aynaları.” (s.29)

Köseoğlu’nun şiirini lirizm besliyor. Her dizede bu içten sesi duyabiliyoruz. İçi dışı bir olmanın şiire yansıyan sesi diyebiliriz buna. Sıradan olsun istemiyor kurduğu dizeler. Yapmacık tavırlardan uzak, samimiyetin şiirin imge dünyasıyla buluşmasıdır bu aynı zamanda. Epik bir sesin altında da o sese güç veren bir lirizm var.

“Bütün ordularıyla fethe çıkmış
ne gerek vardı bilmem
bakışları yetiyordu kalbimi kanatmaya” (s. 44)

Durumdan vaziyet çıkaran bir şair değil Köseoğlu. Duruşu sağlam ve dün neyse bugün de öyle. Mazlumlara bakışını en içten sözlerle şiirine taşımayı ihmal etmiyor. Durduğu yeri pekiştiren sahih bir şair bakışı bu. Filistin de onun içindeki volkanı harlandırıyor Nijer de…

“oyunu bombayla bozuyor asker
ne bilsin
sadece toprağın üstü değil
toprağın altı da filistin.” (s. 57)

Kısa dizeleri tercih ediyor şair. Hayatın hızına eş bir çabukluk bu aslında. Ne söyleyecekse bir çırpıda dile getirmenin şaircesi diyebiliriz buna.

“yeri yok bugünde
ecel
gelir
ölüme hayat verir” (s.49)

Kitaba ismini veren Kurganlar şiiri aslında şairin şiir yolculuğunun da bir özeti gibi. İnsan sözler biriktirir. Bir ömür sürer bu. Sözün nereye ulaşacağını ise zaman belirler. Bazen söylendiği anda kaybolur bir söz bazen de kurganlarda keşfedileceği günü bekler. Köseoğlu şiirini hakikat üzerine kuran şairlerden. Sözünü kitabın ortasından kuruyor, kurgandaki yerini alıyor. Geriye bu gömüyü keşfetmek kalıyor.

“güneşleri kurganlara gömebilirsin
ben eve döndüm döndümse
sen yüzünü ateşlere dönebilirsin.” (s. 33)

M. Ali Köseoğlu’nun Kurganlar’ı  bir şairin şiire olan tutkusunu ifade ediyor. Otuz yıllık emeğin bir ürünü de diyebiliriz buna. Şiir sadakat ister. Dizelere olan yakınlık, sözü yormadan kurulan içten mesafe şairin de yolunu açar. Köseoğlu’nun şiirini okurken her dize size kendi yüzünü gösterecek bir gönül yolunu işaret ediyor. Ancak böyle sevilir denecek, böyle inanılır duygusunu verecek şiirin serencâmıdır Kurganlar.

M. Ali Köseoğlu- Kurganlar- Hece Yayınları- 2023

Yazıyı Paylaş:

By Mustafa Uçurum

Tokat doğumlu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Adapazarı’nda; üniversiteyi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Arkadaşlarıyla Martı dergisini ve Yitik Düşler Edebiyat dergisini, daha sonra Tokat merkezli Polemik dergisini çıkarttı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir