Herkes çok önemli. Herkes biricik. Sıradan hiç kimse yok.
Herkes çok yoğun, çok meşgul. Herkes en yoğun. Herkes herkesten daha yoğun.
Sıradan bir iş yapana rastlamak mümkün değil. Meşguliyetlerin sonunda ortaya ne çıktı diye bakıyoruz, hiçç!!!
Üfürükten tayyare iş yapanlar bile yaptıkları işleri öyle cilalıyorlar ki sanırsınız dünyayı az önce bunlar kurtarmış. Kendilerinin dışındaki dünyadan haberleri yok.
Yoğunluklar ayyuka çıkmış.
Her şeye yetişen kişiler hiçbir şeye yetişemiyor aslında. Her şey çok yarım.
Boş koşuşturmalar dünyasının tam ortasındayız.
Bir yarışmada jüriydim. Katılım az. Sebebini soruyorum. Sınav haftası olduğu için katılmak istememiş gençler. Şiir yarışmasına da az kişi katılmış. Sebebi yine aynı, başlayan sınavlar. Şiir okuma eylemi en fazla 5 dakika sürer. Hadi git gel bir saat. Bu kadar kısa süreli etkinliğe katılmamak için bahaneler sıralayanların ileriki yaşamları da bahaneler yumağı şeklinde devam edecek, bu kesin.
Sadece 1 saat sürece yarışmaya sınavı bahane eden gençler cep telefonunda, kafede, orada, burada saatlerce vakit harcamayı ihmal etmiyor ama etkili, faydalı bir etkinlik için bahane hazır; sınav haftası. Nedense, sınav haftasında kafeteryaları hiç boş görmüyoruz. Sınav stresi atıyorlardır kesin.
Kitap okuma programları da aynı talihsizliği yaşıyor. Ayda bir saatini çooookkk yoğun oldukları için kitap okumak, kitap üzerine konuşmak için ayıramayanların yaşam tercihlerinde bu aktiviteler yok ama sorsanız eskiden onlar da çok kitap okumuştur.
Mevzu net; herkes çok yoğun l!!!
Aslında gerçek şu; kimse yaşam konforunu bozmak istemiyor.
Gezip tozan, kafasına göre takılan kişiler ciddi bir programa davet edilince hemen bahanelerin arkasına gizlenmeye başlıyorlar. “Günün yorgunluğu, işler, güçler, falan, filan.” İletişim çağının zirvesinde olduğumuz böyle bir zamanda “Duymadım!” bahanesi ise tam kara mizahlık.
Ayda bir yapılan edebiyat programına katılmamak için bir sürü bahane sıralayanların her gün harcadıkları onlarca saat uçup gidiyor. Sorsak çok meşguller çoook!!! Veeee, gençken böyle programların müdavimiydi kendileri. Sadece böyle durumlarda yaşlılığı kabulleniyorlar, o da ayrı mevzu.
Kurulmuş ve kurgulanmış mesai saatlerinin dışına çıkamayan kişilerden çok şey bekliyoruz aslında.