Mustafa UÇURUM
Şair ve öykücü Suavi Kemal Yazgıç ile tanışıklığımız çok eskilere dayanır. 1996’da çıkarmaya başladığımız Martı dergimizde sürekli yazdı. Daha sonraki dergilerimiz Polemik ve Yitik Düşler’de de yazılarıyla hep yanımızda oldu. Edebiyat çalışmalarını dergilerde sürdürmeye devam ediyor Yazgıç. Şimdi de Hece Yayınları arasında çıkan Kahramanın Sonsuz Kısa Yolculuğu isimli öykü kitabı ile karşımızda.
Kısa öyküler yazıyor Yazgıç. Elli dört kısa öykü var kitapta. Şiirselliğin yoğun olduğu, yer yer şiirin ritminin baskın olduğu bu öykülerde Yazgıç, gözlemleriyle elde ettiği anlık görüntüleri öykü formatına uygulayarak öyküler kurmuş. Kitap kapaklarına çok değinmem ama bu kez kapakta gözlüğü görünce hemen aklıma Yazgıç’ın geldiğini söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü gözlük, yazarımızın bir parçası. Biz bu öykülere bu gözlüğün arkasından bakıyoruz.
Kısa öyküyü şiire benzetiyorum ben. Az sözle çok anlam ifade etme sanatının şiir ve öyküde harmanlanmış halidir diyebiliriz kısa öyküye. Anlatım yoğunluğunu en kısa ve öz bir şekilde vermek için olaylar ve durumlar bütününü sıkıştırılmış evrende bir araya getirir bu öykülerde yazar. Son yıllarda benim de üzerinde durduğum bir konuydu kısa öykü. Nasipse eylülde Hece Yayınları arasında derlenmiş ve toparlanmış olarak görücüye çıkacak kısa öykülerim. Bu sebeptendir ki severek okuyorum bu tarz öyküleri ve kısa öykülerin daha da artmasını temenni ediyorum.
Kitabın ilk öyküsü; Hayat Belirtisi. Giderken duvarların arasında kendine hayat bulmaya çalışan bir bitkinin yazara sunduğu bir çağrışım olarak okumak mümkün öyküyü. Bu böyledir. Görürsün, zihnin fotoğrafı çeker. Sen onu alıp bir öykü yaparsın. Anlık fotoğrafın kısa öyküsüdür işte bu.
“Duvarda taşların arasından işaret çakan küçük bir bitki. Katı, sert, kunt gibi kelimelerle tarif edeceğim taşların arasında; çölde vaha misali bekleyen üç beş yapraktan ibaret bir hayat belirtisi.” (s.9)
Hayat hızlıdır ve yaşanan her şey kendinden bir pay bırakarak geçmiş denen karanlığa hapsolur. Yazarken, şimdiden daha çok dünün öyküsü yazılır. Bir anlıktır her şey. Yazgıç’ın öykülerini okurken bunu sık sık hissediyorsunuz. Gözünüzün önünden geçen tüm görüntüler aslında bir öyküsünün parçasından başka bir şey değil. Tedirginlik, korku, heyecan, umut unutulanlar, geride kalanlar…
İnsanlık halleri bunlar. İçinde kurgu olsa da hayatın sıcak nefesini hemen hissediyorsunuz. Sen gibi, biz gibi, hepimiz gibi. Bir mülakata katıldıysanız Mülakat öyküsünün ne kadar sahici olduğunu hemen anlayacaksınız. Kırılan bir bardağın dağılan parçaları ya da kaybolmanın yitirilmiş halleri arasında gölgesinden yorulan adam olmanız an meselesi olabilir.
Sosyal medyadaki birer cümlelik paylaşımlarında da gördüğümüz haller öykülerde de kendine yer bulmuş. Herkesin bakıp da geçtiği, dikkat etmediği halleri o, alıp öykü yapıyor. Yazarlığın en büyük gücünü kullanıyor. “Ne Satıyor?” öyküsündeki satıcı, çimlerdeki karganın halleri masada dönüp duran sinek Yazgıç’ın öyküsünün kahramanları arasında.
Kitaba adını veren Kahramanın Sonsuz Kısa Yolculuğu öyküsünde hayata bir kitabın sayfalarından bakan kahramanlar var. Don Kişot, Karagöz, Jan Valjin, Mümtaz, Raskolnikov, Raif Bey, Gregor Samsa, Selim Işık, Julian Sorel ve Selim Pulat’ın yerine geçmek de var ya da kısa süren bir öykünün kahramanı olmak da…
Öykülerde mizah ve ironi sık sık karşımıza çıkıyor. Zaten sağlam yapılmış bir ironinin tuzu biberidir mizah. Suavi Kemal Yazgıç’ın bir zamanlar müstear isimle yazdığı mizah yazılarını da hatırlayınca bu öykülerdeki mizah da çok yabancı gelmiyor bize.
“Sürekli tekrara düşerek maaşımı hak etmeye çalışıyorum. Galiba hak ediyorum da. Maaşı tekrar tekrar alabilmek için aynı şeyleri tekrar tekrar yapmak zorundayım. Bu zorunluluk bir sürpriz değil. Zaten talip olduğum şey tam olarak da bu.” (s.59)
Suavi Kemal Yazgıç’ın Kahramanın Sonsuz Kısa Yolculuğu okuyucuları da bir yolculuğa davet ediyor. Bir şehri adımlarken, günlük telaşlar peşinde koşarken, bir köşeye çekilip beklerken devam eden kısa yolculuktan başka bir şey değil yaşadığımız. Ne zamana kadar sürecek bu yolculuk, göreceğiz. Yazgıç, kitabın son cümlesinde bir işaret fişeği göndermiş. Her şey kader çizgimizin üzerinde yürümekten başka bir şey değil.
“Son nefesimden önce nefeslerimden bir başkasını verdim sonra. Susmaya ve nefeslerimi tüketmeye devam ettim.” (64)
Suavi Kemal Yazgıç – Kahramanın Sonsuz Kısa Yolculuğu- Hece Yayınları -2024