Mustafa UÇURUM
Güzel vasıflarla anılmak ister insan. Adının geçtiği her yerde insanların içine bir hoşnutluk gelsin yerleşsin ister. Fethi Gemuhluoğlu adıyla birlikte anılacak en esaslı vasıf; “dostluk”tur. Tanıdığı, dokunduğu, destek olduğu, yol gösterdiği gençler ondan aldıkları ilham ile yaşadıkları toprağa daha sıkı sarılmışlardır.
Gıyasettin Dağ, Hece Yayınları arasında çıkan “Nesillerin Ağabeyi Fethi Gemuhluoğlu” kitabıyla günümüz okurlarına abide bir şahsiyeti tanıtıyor. Gemuhluoğlu’nu her yönüyle okurlara tanıtmayı hedefleyen Dağ, ele aldığı başlıklar ile kafalarda hiçbir soru işareti kalmasına fırsat vermiyor.
Fethi Gemuhluoğlu gibi şahsiyetleri tanımamıza çok ihtiyaç var. “İnsan” denen değerimizi kaybettik. Yol gösterici, yürekleri fetheden gönül insanlarına artık çok da rastlayamıyoruz. Geçmiş, elimizde bir hazine olarak duruyor. Gemuhluoğlu gibi örnek şahsiyetler de içimizi ferahlatıp umudumuzu diri tutmamıza vesile oluyor.
Gıyasettin Dağ, özgün bir biyografi kaleme almış. Klâsik biyografilerin dışında Gemuhluoğlu’nu mücadeleci, dava adamı kimliğiyle tanıtmak istiyor. Gençlere verdiği destek, edebiyat ve düşünce dünyası ile olan irtibatları, okuma –yazma arasındaki tercihi ve daha fazlası var kitapta.
Çok Okur Az Yazar
Gıyasettin Dağ, Gemuhluoğlu’nun örnek alınacak özelliklerini ön plana çıkarıyor. Günümüzün en önemli hastalıklarından biridir görünür olma yarışı. Her zaman her yerde olma isteği tabansız bir varoluş mücadelesinden başka bir şey değil. Bir de az okuyup ya da hiç okuyup çok yazmak da günümüz gençlerinin meylettiği ayak oyunlarından sadece biri. Gemuhluoğlu, çok okuyan ama az yazan biri. Dostları onun daha çok yazmasını istiyor. Okuma-yazma ile ilgili düşüncelerini Dağ; “Gemuhluoğlu’nda Okuma ve Yazma” bölümünde ele alıyor. Burada görüyoruz ki göz önünde olmayı sevmeyen, “gizli kalmayı” tercih eden, yazmak yerine okumak ve konuşmak üzerine yoğunlaşan yönlerini tercih eden bir Gemuhluoğlu var.
“Zaman zaman yazması konusunda yapılan telkinlere: ‘Okumak için emir var, yazmak için yok’ ya da ‘Allah’ın oku emri var, yaz emri yok’ gibi nükteli cevaplar vererek konuyu geçiştirmeyi tercih etmiştir.” (s.134)
“Konuşması ve belâgati zaten bilinir. Çok sayıda dostu onun kadar güzel konuşan, kelime haznesi geniş, hitabeti düzgün başka kimseyi tanımadıklarını ifade etmektedir. (s.135)
Onun gazetelerinde, dergilerinde yazmasını isteyen birçok dostu, arkadaşı olmasına rağmen onun Arapgir Postası’nı tercih etmesi de alçak gönüllüğünden ve kendi topraklarına olan bağlılığından kaynaklanmakta. Bu ayrıntılara da geniş yer ayırıyor Gıyasettin Dağ.
Gemuhluoğlu ve Dostluk
Elbette kitapta en özel bölümlerden biri de Gemuhluoğlu’nun dostluk hakkındaki düşüncelerinin, dostluğa değer veren yönlerinin ele alındığı bölümler. Bugün bile kulaktan dolma bilgilerle bile olsa Gemuhluoğlu adını duyanların aklına gelen ilk çağrışım dostluktur. Ne güzel bir anılmadır bu böyle. “Kapısında ‘Dostluk” Yazan Bir Alperen” diyerek anlatıyor Gemuhluoğlu’nu Dağ. Dostluk dendiğinde eğer konu Gemuhluoğlu ise sadece insanı anlatan bir dostluktan bahsedemeyiz. “Fikre dost, tarihe, coğrafyaya, ormana dost…” diyerek nasıl engin bir gönülden bahsedildiği örneklerle anlatılıyor. Her bir dostluğu tek tek ele alıyor Gıyasettin Dağ. Görüyoruz ki dünya şimdi dostluk denen o değerini kaybetmiş. Eğer Gemuhluoğlu’nun bizlere emanet ettiği dostluğa sımsıkı sarılsaydık bugün yaşadığımız dertleri, sıkıntıları yaşar mıydık? Bir yerde dostluk yoksa orada acı ve zulüm vardır. Tam da bugün olduğu gibi.
Ağabey Fethi Gemuhluoğlu
Fethi Gemuhluoğlu’nu en iyi anlatan sıfat ağabeydir. Onun mücadeleci, kol kanat gerici, yol gösterici ruhu düşünülecek olursa ona neden ağabey dendiği daha iyi anlaşılır. Gıyasettin Dağ, kitabın tümünde planlı bir kompozisyonu takip ediyor. Önce konuya dair kendi düşüncelerini paylaşıyor, daha sonra da edebiyat dünyamızdan isimlerin düşüncelerine yer veriyor.
Gıyasettin Dağ: “Ağabeylik onu en iyi tanımlayan kelime olsa gerektir. Ona dair tüm yazıların, bütün anlatımların orta kavramı ağabeyliktir. Gemuhluoğlu’nu ülkemize mal eden kavram da yine ağabeyliktir.”
Erdem Bayazıt: Asıl ağabey Fethi Gemuhluoğlu’dur. Bu çok güzel bir adlandırmadır, evet ağabey olmuşuz, ne yapalım ağabey diyorlar ama işin aslına bakarsanız nesillerin ağabeyi Fethi Gemuhluoğlu’dur.”
Hüseyin Akın: “Bediüzzaman’ın Said Nursi’ye, ‘Usta’nın Nuri Pakdil’e, Üstad’ın Necip Fazıl’a yakıştığı gibi ‘Ağabey’ vasfı ve sıfatını da ona yakıştırmak gerek.”
Bir Ölüm Münasebetiyle
Necip Fazıl’ın bir kişiye övgü cümleleri kurması çok da rastlanan bir durum değildir. Üstad’ın güzel cümlelerine mazhar olmak herkese nasip olmaz. Gemuhluoğlu’nun ölümü üzerine Sabah gazetesinde “Bir Ölüm Münasebetiyle” başlıklı bir yazı kaleme almış Üstad.
“Onu meydan yeri tanımaz. Fakat meydan yerinin tanıdığı politikacılar, muharrirler, fikirciler hususiyle ‘sağ’ yaftasının çerçeve içerisindekiler çok iyi tanır. Fethi Gemuhluoğlu, harp meydanında görünmeyen fakat ateş hattındakilere sakalık eden, nakliye ve levazım kollarına yön veren, hususi çevrelerde mayası hâlis bir gençlik yoğuran, gönlü tasavvuf kokusuyla ıtırlı ve dili murassa Osmanlıca zarf içinde İslami zevk mazrufuyla nakışlı, son turfanda bir tipti. Ölüm. Ne denir? Hak rahmet eylesin…” (s.217)
Gıyasettin Dağ, Fethi Gemuhluoğlu ismine yakışan bir titizlikle kıymetli bir kitap hazırlamış. Birçok değerimizi yitiriyoruz. Bizi tekrar ayağa kaldıracak manevi dinamiklere çok ihtiyacımız var. Bu kitap, bir zamanlar bu topraklarda dupduru bir kalple yaşamış ve sevmek denen, dostluk denen, samimiyet denen duyguları hakkıyla yerine getirmiş derviş yürekli bir ağabeyi anlatıyor. Tanımak ve özellikle yeni nesillere tanıtmak gerek.
Gıyasettin Dağ- Fethi Gemuhluoğlu – Hece Yayınları – 2023