Şiir insanın içini ısıtmalı. Sadece ısıtmakla kalmamalı kelimelerden kurulu bir dünya kurmalı insanın içine okuduğu şiirler.

Bir şiir kitabını bitirdiğinizde aklınızda, ruhunuzda, hayalinizde kitaptan kalan bir içtenlik varsa o şiirler size dokunmuştur diyebiliriz. Hiçbir etki yapmadan anlık küçük dokunuşlarla ilerlediyse şiirler etkisiz eleman şiiri okudunuz demektir. Şiir, okuyanı kuşattığı ve etkilediği müddetçe kalıcıdır.

Şükran Kara’nın ilk şiir kitabı Şarkısı Yabancı’yı okuyup bitirdikten sonra içimde dönüp duran kuşların kanat sesleri uzun süre terk etmedi beni. Hep bir kuşun sıcak nefesini ve sevgiyle bakan gözlerini üzerimde hissettim. Sadece kuşlar mı? Elbette değil. Şehirlerin sıcaklığını, bir elin şiirsel bir imge olarak kudretli bir hale bürünmesini, şarkıların insanı yaralayan en acı yanını da içimde taşıdım.

Şarkısı Yabancı, Klaros Yayınları arasında çıkmış. Şiir kitaplarında isimler önemlidir. Şiirsellik sizi daha kitabın isminden yakalamalı. Şükran Kara’nın kitabı, isminden başlayan bir gizemi de beraberinde getiren ve iyi ki okudum diyeceğiniz bir kitap.

Kitabı açıyorsunuz. İlk şiir; “Kalabalık.” İlk dizeyi okuyorsunuz. “Sular ayaklarımın gökyüzü.” İçiniz rahatlıyor. Sizi sıkı şiirlerin beklediğine dair ilk izlenim çok sağlam. Devam ediyor şiir. Sona doğru bir kez daha sarsılıyor dizeler. “doğrudur gökyüzüne açtığım kuyu.” Artık Şarkısı Yabancı bir şiir yolculuğuna gönül rahatlığıyla çıkabilirsiniz.

Lirik bir sesi şiirlerin tümünde duymak mümkün. Şiirini aşkın ve hüznün sesiyle buluşturuyor şair. Kalbin ince teline dokunan ve hüzünbaz bir heyecanı besleyen bir şiiri var Kara’nın. Bunu duygu seli olarak ifade edebiliriz. Okuyanı da sürükleyen bir sel.

Şükran Kara, sıkı imgelerle kuruyor şiirini. Özgün bir ses olsun istiyor şiirinde. Yani olması gerekeni yapıyor. Şiir dünyasında ördüğü sözcükleri kendi şiirinde kendi sesiyle buluşturuyor.

Kuşlar, Şükran Kara’nın şiirlerinde yerini bulmuş bir huzur halinde dönüp duruyor. Şairin kuşlardan alacağı bir ses ve soluk var. Bunları biriktirip şiir yapmış.

“kana meyilli bileklerim güvercin” (s.11)

“kuşlarla taşınıyor gökyüzü” (s. 13)

“dinsin bileklerimizde büyüyen kuşları akşamın” (s. 35)

Ve eller. Şükran Kara, elleriyle konuşuyor birçok şiirde. Eller dile geliyor. Nazenin bir imge gibi yerini buluyor.

“ellerimi biriktiriyorum sana” (s.7)

“bağışla yalnızca ellerim kadın” (s. 13)

“biz ikimizden kalabalığız ellerimizle” (s.19)

Şiirde sık kullanılan imgeleri tercih etmek özellikle özgün bir imge kurma anlamında oldukça zorlar şairi. Burada şairin imgeyi kendi rengine boyama hüneri öne çıkar. Şükran Kara, bunu yapıyor şiirlerinde. Bildik bir kavram onun şiirinde şairin rengine bürünerek çıkıyor karşımıza. İstanbul da bunlardan biri. Adına en çok şiirler yazılmış şehirler listenin dünyada ilk sırasında İstanbul vardır desek abartmış olmayız. Çünkü her hali ile şiirdir İstanbul.

Şükran Kara, “Kırılabilir İstanbul” diyor şiirinin başlığında. Sizi farklı bir şiirin beklediğini anlıyorsunuz. Öyle de oluyor. Adım adım geziyoruz İstanbul’u şairin gözleriyle. Kitaptaki en uzun şiir bu. Ne kadar anlatılsa o kadar güzelleşir bu şehir diyor dizeleriyle şair. İstanbul’u bir kez daha seviyoruz.

 “şu mavilikteki yorgun balık, kızkulesi’nde dinlenir
ve sultanahmet’teki namaz nasıl da tatlı” (s.28)

“bir kadın biliyorum
gözleri dört mevsim İstanbul çağrısı” (s.30)

“gösteriyor takvimler, milatsa milat
açılın gidiyor bizans
ben geliyorum İstanbul, rahat!” (s.34)

Şarkıların bizden yana söyleyeceği çok şey var. İnsana dair ne varsa şarkılarda yer buluyor kendine. Şarkılar bizi söyler dediğimiz lisanın hâlinin tam da başköşesindeyiz. Şükran Kaya da bize dokunaklı şarkılar geçidi sunuyor. Şarkısı yabancı olabilir ama aşkı, sevdası, elinden  tutması, gözüne bakması hep bizden yana. Sık sık şarkıların kulağını çınlatıyor şair. Şiirine içli besteleri de ortak ediyor. “Yalnız Kuşların Şarkısı, Ancak Şarkıdan Sonra, Olmayanın Şarkısı ve Şarkısı Yabancı.” Bunlar Kara’nın şarkılar demetinin korosundan süzülen ezgilerin bize dokunan yanı.

“ben o beyazlarla ürktüğüm besteler yapacağım
ben o beyazları sen sanıp Üsküdar’da
al götür kıyama vurmuş ritimlerimi yabancı” (s.72)

Kitap son darbeyi indirircesine ağır bir soru ile bitiyor.

“ve durup dinlenmeden aldığım bu savaşta
bir kalbi olana en son uğrayan nedir” (s.80)

Şarkısı Yabancı, günümüz şiirine ses veren çok iyi şiirlerden oluşan bir kitap. Özgün sesini yakalamış bir şairi tanımak için Şarkısı Yabancı şiir okurlarını bekliyor.

Şükran Kara – Şarkısı Yabancı – Klaros Yayınları – 2021

Yazıyı Paylaş:

By Mustafa Uçurum

Tokat doğumlu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Adapazarı’nda; üniversiteyi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Arkadaşlarıyla Martı dergisini ve Yitik Düşler Edebiyat dergisini, daha sonra Tokat merkezli Polemik dergisini çıkarttı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir