yüzümü değiştirmez şu eskimiş yalanlar
avare kuşlar kalır bulutsuz gökyüzünde
birden ölüm dayanır hızır gibi kapıma
ne gözyaşı ne ağıt ne de dipsiz bir gurbet
eskitmez düşlerimi rengi yoktur acının
bak değişiyor yazgım susmamalı bu şarkı

kalbi olan dayanmaz uzak denen acıya
birden çiçekler solar gurbetin bahçesinde
mevsimler geçer gider sonra uzar geceler
terk etmek kolay sanat kilitlenir kapılar
üşüdüğüm her sabah yangınlar çıkartırım
haydi tanımla beni söndür yangınlarımı

beklenmedik değildi içimdeki bu acı
amansız yangın çıktı kalbimin doğusunda
aynada seyrettiğim yüz sanki başkasının
hoşnut değilim şimdi gördüğüm rüyalardan
uykumu acıtıyor gövdemin titremesi
iltica ediyorum ben olan şimdi benden

benim herkesten saklı eski yalanlarım var
kalbime bilinmeyen eczalar sürüyorum
erkenden sussun çengi biraz ıssız kalalım
beni uğurlamayın şehrin kapılarında
köhnemiş bir asırdan bırakın da kaçayım
şimdi kalabalığım, tenhalayın kalbimi

dili yoktur rüyanın ince yorum gerekir
hapsetmeli acıyı zifiri karanlığa
yorumlansa rüyalar solmayacak çiçekler
sussam aydınlık olur bitmek bilmez geceler
adım seçilmiş benim geri kalan uçurum
her aşk kavuşmak değil usulca gidiyorum

Yazıyı Paylaş:

By Mustafa Uçurum

Tokat doğumlu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Adapazarı’nda; üniversiteyi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Arkadaşlarıyla Martı dergisini ve Yitik Düşler Edebiyat dergisini, daha sonra Tokat merkezli Polemik dergisini çıkarttı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir