Önce Kristof Kolomb buldu Amerika’yı,
            Sonra biz.
            Umutlar azaldı, günden güne, mutluluklar
            Ve ekmeğimiz.

            Bir çocuk ağlarsa dağ başında
            Gözyaşında Amerika akar.
            Vurdularsa birini, kanı şorladıysa
            Bilin ki o kurşunlarda Amerika var.

            Kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa
            Darağaçlarında Amerika var.
            Ama biz yine de direneceğiz
            Sonuncumuza kadar.  ( 1971)

            Zulümle payidar olmak kolay elde edilecek bir unvan değildir. Yüzyıllar süren bir zulüm çarkını işletmek gerek. Attığı adımda, aldığı nefeste, baktığı her yerde zulüm için çalışanlar ancak böylesi bir payeye ulaşabilirler. Amerika, var olduğundan bu yana zulmü kendine yoldaş edinmiş bir ülkedir. Artık öyle bir hal ortaya çıkmıştır ki dünyanın hangi köşesinde acı çeken bir millet varsa dolaylı yönden de olsa bu işte Amerika’nın parmağı vardır.

             Cahit Külebi; edebiyatımızda memleket şiirleriyle, milli mücadele şiirleriyle tanınan bir şairdir. Memleket sevgisini onun şiirlerinde yoğun bir anlatımla bulmak mümkündür. İçi bu derece memleket sevgisiyle dolu bu şairin pek de bilinmeyen Amerika şiiri incelenecek olursa ana tema olarak sonuç yine memleket sevgisine çıkmaktadır.

             Amerika’nın söylendiği gibi özgürlükler ülkesi olmadığı artık herkes tarafından malumdur. Bunu yüksek sesle söyleyemeyenler bile bu gerçeğin farkındadır. Amerika’nın özgürlükleri kısıtlayan bir yanı vardır. Amerika ile Türkiye ne zaman ki yakınlaştı; Umutlar azaldı, günden güne, mutluluklar / Ve ekmeğimiz.”  diyor Cahit Külebi Amerika şiirinde. Bir ülkenin Amerika’ya yakın durması gün gelir bağımlılık yapmaya başlar. Tâ ki sömürülecek bir şeyi kalmayana kadar. Adım atarken bile Amerikan vâri bir tavır takınan ülkenin mutluluğu azalmaya başlar. Yediği ekmeğinde bile Amerika’nın gözü vardır, lokmalarına bile Amerika’nın nefesi sinmiştir.  İstila olmuş bir kalple kalakalır ortada.

             Cahit Külebi’nin tüm şiirleri göz önüne alınacak olursa; yurdunun taşını, toprağını, zenginliğini, yoksulluğunu anlatan şair, memlekette ve dünyanın en uzak köşesinde bile acıların sürdüğünü görmektedir ve bunun sebebinin de Amerika olduğunun farkındadır. Bizler talihsiz bir nesil olarak ne yazık ki Amerika’nın Irak’ı özgürleştirme (!) çabalarına, Afgansitan’ı demokratikleştirme çalışmalarına (!) ve nicelerine şahit oluyoruz.

             Cahit Külebi’nin Amerika şiirini yazdığı yıl; 1971. Amerika’nın zulüm çarkının yoğun olarak işlemeye başladığı yıllar. Yani özgürleştirme çalışmalarına başlama yılları. Hem de hiç sınır tanımadan. “Bir çocuk ağlarsa dağ başında / Gözyaşında Amerika akar.” Zulmün sınırı olmaz, yaşı ve cinsiyeti olmaz. Bir zulüm başladıysa herkes bundan nasibi alır. Bugün Irak’ta, Afganistan’da gördüğümüz günlük patlamalar ve çatışmalar sonucunda ortaya çıkan manzarayı maalesef izlemek zorunda kalıyoruz. “Vurdularsa birini, kanı şorladıysa /Bilin ki o kurşunlarda Amerika var.”

Amerika’nın zulmü yalnızca uzağındakiler için geçerli değildir. Tarih öyle sahnelere şahittir ki Amerika’nın bu kadar laneti hak ettiğini ispatlamaktadır. Zencileri ikinci sınıf vatandaş bile görmeyen, onlara ancak köleliği reva gören Amerika’dır. Kızılderilileri topraklarından eden, soylarını tüketmek için akıl almaz işkencelere başvuran da Amerika’dır. “Kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa/Darağaçlarında Amerika var.”

            Amerika üzerine söylenecek ne kadar söz varsa ilk kelimesinin zulüm olmasına şaşırmamak gerek. Dünyayı keyfine göre yönetmeye çalışan, kendi kurduğu çarkın dönmesi için her yola başvuran, dünyanın dengesini kendi yönüne çevirmek için çok uluslu planlarını uygulamayı sürdüren bir zihniyetle karşı karşıyayız. Her taşın altında Amerika aramayı kuruntu olarak görmemek için tarihi doğru okumak yeterli olacaktır. Kendi eksenindeki ülkelerin yoğun şekilde faaliyetlerini sürdürdüğü nükleer çalışmaların aynısını sürdüren İran’a aklına estikçe tehditler savuran bir Amerika var karşımızda.

             Direnmek, eğilmemektir. Düşmanını iyi tanımak en büyük erdemdir. Şimdilerde, zenci ve adı Hüseyin olan bir liderle yönetilmeyi tercih eden Amerika’nın hangi oyunlar içinde olduğunu kestirmek zor olmasa gerek. Cahit Külebi’nin 70li yıllardan bize gönderdiği çağrıya kulak vermek gerek. Boynumuzun eğri olmaması için bu çok önemli. Çünkü Müslüman’a yakışan dik bir baş ve doğru bir boyundur.  “Ama biz yine de direneceğiz  /Sonuncumuza kadar.”

Yazıyı Paylaş:

By Mustafa Uçurum

Tokat doğumlu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Adapazarı’nda; üniversiteyi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Arkadaşlarıyla Martı dergisini ve Yitik Düşler Edebiyat dergisini, daha sonra Tokat merkezli Polemik dergisini çıkarttı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir