Mustafa UÇURUM
Merve Yurtsever’in ilk çocuk kitabı Kelimelerin Gücü Adına, okuru bir doğum günü sürprizinin etrafında dönen sıcacık ama bir o kadar da derin bir yolculuğa çıkarıyor. Hikâyenin kahramanı Arda, kepçe kulakları yüzünden alay edilen, kendini “uzaylı” gibi hisseden, güçlü ama bir yandan da kırılgan bir çocuk. Arda’nın sesinden, birinci tekil şahısla anlatılan bu öykü, çocuk okuruna “seninle aynı masada oturan bir arkadaş” gibi konuşur; hiç büyük lafları olmadan, olduğu gibi.
Kitabın en büyük başarısı, birden fazla hassas konuyu aynı anda ve hiç didaktik olmadan işleyebilmesi. Arda’nın kulaklarıyla ilgili özgüven sorunu, Emre’yle rekabeti, disleksi tanılı arkadaşı Ayşe’yle kurduğu dayanışma, kelimelerin hem inciten hem iyileştiren gücü… Tüm bu temalar, bir çocuğun günlük hayatından koparılmış sahnelerle öyle doğal akıyor ki, yetişkin okur bile “keşke bana da biri böyle anlatsaydı” diye iç geçirecek muhakkak.
Merve Yurtsever’in disleksi konusunda önemli çalışmaları var. Disleksinin Sesi kitabı onun çalışmalarının en somut göstergesi. Ehil bir elin böylesine önemli bir konuya eğilmesi hassasiyetlerin gözetilmesi anlamında daha da önem arz ediyor.
Disleksi, burada asla bir “eksiklik” ya da “acı hikâye” olarak sunulmuyor. Ayşe karakteri üzerinden yazar, öğrenme farklılığının bir hastalık değil, farklı bir bakış açısı olduğunu Arda’ya ve dolayısıyla okura sevdirerek anlatıyor. Ayşe’nin uzaya olan tutkusu, hayal gücünün sınır tanımadığını gösterirken, Arda’nın Ayşe’yi dinlemeyi öğrenmesi de arkadaşlığın en güzel tanımını yapıyor: “Farklı olanı anlamak, onu değiştirmeye çalışmadan yan yana durabilmek.”
Kitabın kalbi ise psikolog Cansu ablanın anlattığı “sihirli kitap” metaforunda atıyor. “Sihir senin elinde, sihir senin dilinde. Düşün ve kelimelerin gücünü keşfet.” Bu cümle, çocuk edebiyatında nadir rastlanan bir olgunlukla, olumsuz iç konuşmanın (negatif büyü) ve olumlu kelimelerin (büyüyü bozma) gücünü somutlaştırıyor. Arda’nın kulaklarını yapıştırıcıyla yapıştırmaya kalkışması trajikomik bir sahne gibi dururken, aslında çocukların bedenleriyle ilgili utançlarını ne kadar yaratıcı ve çaresiz yollarla çözmeye çalıştığını çok iyi yakalıyor.
“Kelimelerin Gücü Adına”, çocuklara şu önemli mesajları veriyor:
Kendimizle barışık olmanın önemini,
Kullandığımız kelimelerin ilişkilerimizdeki gücünü,
Alay etmek yerine anlamaya çalışmanın değerini,
Arkadaşlık ve dayanışmanın, farklılıkları güzelleştirdiğini,
Düşüncelerimizin hayatımızı nasıl şekillendirdiğini.
Dil sade, akıcı ve gerçekten çocukça. Arda’nın “güçlü kuvvetliyim ben” diye övünmesi, annesinin kaş hareketleriyle iletişim kurması, Emre’yle saç uzatma yarışına girmeleri… Bunlar, çocukluğun en tanıdık, en komik, en gerçek detayları. Yazar, hiçbir zaman “şimdi size güzel bir ders vereceğim” havasına girmiyor; hikâye kendi kendine öğretiyor.
Merve Yurtsever, sıcak, akıcı ve mizahi anlatımıyla çocukların dünyasına konuk oluyor. Erdoğan Oğultekin’in çizimleri ise bu sıcak dünyayı görselleştirerek hikâyeyi zenginleştiriyor. “Kelimelerin Gücü Adına”, çocukların keyifle okuyacakları, eğlenirken kendileri ve çevreleriyle ilgili önemli fikirler edinecekleri, son sayfasını kapattıklarında yüzlerinde bir gülümsemeyle “Kelimelerin gücü adına!” diye haykıracakları, özgün ve çok değerli bir ilk çocuk kitabı.
Kelimelerin Gücü Adına, 8-12 yaş arası her çocuğun (ve mümkünse ailesinin) okuması gereken bir kitap. Hem eğlendiriyor hem iyileştiriyor hem de “farklı olmak” diye bir şey olmadığını, sadece farklı bakmak gerektiğini en içten hâliyle hissettiriyor. Okurken Arda’yla gülüyor, onunla utanıyor, onunla gurur duyuyorsunuz. Kitap bittiğinde içinizde tek bir cümle kalıyor: Kelimelerin gücü adına… gerçekten de çok güçlüymüş.
Bu ilk kitap, Yurtsever’den daha birçok çocuk kitabı okuyacağımızın ipuçlarını tüm içtenliğiyle veriyor.
Merve Yurtserver – Kelimelerin Gücü Adına – Evreka Çocuk – 2024