Sevil Köse; okumaya, araştırmaya olan azmine yıllardır uzaktan da olsa şahit olduğum bir isim. Onu işinin başında uğraşırken ya da bahar güneşinin vurmaya başladığı zaman toprakla hemhal olurken görseniz de onun içinde her zaman bir şiirin kanatlanması an meselesidir.
Şiirlerle, kitaplarla olan muhabbetinin bir eseri olarak Zeytin Kelimeler ete kemiğe bütündü ve bizlere bir demet şiir olarak sunuldu. Bu kitap edebiyata sevdalı bir gönlün iç dökümü olsa da öte yandan azmin de zaferi olarak görülebilir. Uzun yıllar şiirler okuyan, kitaplarla kendine bir yol açan Sevil Köse’nin en büyük eseridir Zeytin Kelimeler. Şimdi şiir programlarına katılıyorsa, kitap fuarlarında kitabını imzalıyorsa tüm bunlar onun şiire, edebiyata, kitaplara olan tutkusunun bir sonucudur.
Zeytin Kelimeler Çimke Yayınları arasında çıktı. Altmış iki şiir var kitapta. Daha çok kendisiyle dertleşiyor Köse. İçinde kopan fırtınaları, hüzünleri, sevinçleri şiirine aktarıyor. Bunu da Yüküm Şiir diye adlandırıyor.
“Karadan çıkartma yapıyorum maviye
Yüküm şiir
Batma ihtimalim yok
Yağmurlar hele bir yağmaya başlasın
Çoğaltsın kendini deniz
Uzakları yakın edeceğim
Sen o zaman gör beni” (s.9)
Şiiri ayakta tutan en önemli unsurların başında gelir imge. Şairin özgün sesidir, şiir varlığının temelidir dizeler arasındaki imge varlığı. Dünya üzerinde söylenmedik söz kalmadığı gibi bir duvar vardır şairin önünde. Geriye kalan, yaşadıklarını, duygularını kendi iç dünyasının sesiyle yoğurmalı şair. Çocukların hüzünlü yanını her türlü ifade ile anlatabilir şair. İşte tam da bu noktada belirleyici unsur olarak şairin sesi ortaya çıkar. Sevil Köse, Fiil Çekimi şiirine bu hüznü anlatarak başlıyor.
“Uçurtma şenliği iptal olmuş bir çocuğun
Gözleriyle bakıyorum hayata” (s.13)
Bu güzel bir benzetmedir. Çünkü çocuklar şenlik iptal olunca üzülür. Bunu şiire taşımak da şairin görevidir.
Avuntu şiirinde de şiiri tanımlarken yakalıyoruz bu özgün bakışı. “Şiir nedir biliyor musunuz” sorusuna yine kendine has bir üslupla cevap veriyor şair.
“Şiir nedir biliyor musunuz
Hani bir deniz ortasında açmışsınız yelkenleri
Martılarla, dalgalarla sohbet ederken
Bir balığın kuyruğundan size sıçrayan su gibi” (s.33)
Sevil Köse, dünyada olup biten her şeye duyarlı bir yapıya sahip. Acıları kendi acısı biliyor. Sevinçler de aynı şekilde. Ruhunu dünyaya açmakla ilgili bir durum bu. “Savaş Çocuğu” böyle bir şiir. Dünyada savaşlar var ve en büyük acıyı çocuklar yaşıyor. Bugün de böyle, dün de böyleydi bu durum.
“Oynadılar öldürdüler
Sabaha kadar plan proje
Kimi nerden nasıl vururuz
Göç sayısı, ölü sayısı filan
Tutanaklar tutuldu dosyalara
Oysa ne çoğalıyor ne eksiliyor
Kan ile sulanan topraklar” (s.31)
Toprakla hemhal olmayı seviyor Sevil Köse. Bahar kapıyı çalınca onu toprakla bütünleşmiş olarak görürsünüz. Çiçekler arasında, boy verecek fidanlarla, fideleri toprağa buluştururken bunu bahara eş bir sevinçle yapar. Çünkü bilir ki toprak bizim en sadık dostumuz.
“Gözüm açık gitmez artık, toprak doldurdum gözlerime.
Yağmuru, güneşi, rüzgârı üstümde son tango ömrüme,
Itır yetiştirdim penceremde, koysunlar kalbimin üstüne.” (s. 45)
Zeytin Kelimeler artık Sevil Köse ile özdeşleşmiş bir tanımlama. Onu ilk tanıyanlar bu isimle tanıyor. Zeytinin bereketi onun hem sözlerine hem de kalbine sinmiş. Bun bereket ve umutla yazmaya ve yaşamaya devam ediyor Köse. Daha da önemlisi her şeye rağmen “ben iyiyim” demeyi hiç terk etmiyor. Bu da onun en güçlü yanı.
“Diş ağrısı gibi düşlerim
Teker teker düşüyorum hepsinden
Yama üstüne yama
Dökülüyor umutlar
Hayatın dip notunda
Yorgun şiirler var
Ben iyiyim” (s.71)
İyiliklerde, güzelliklerde, hüzünde ve sevinçte buluşmak için şiir bir şifa olsun diye Zeytin Kelimeler okuyucuları bekliyor.
Sevil Köse-Zeytin Kelimeler – Çimke Yayınları- 2022