Bilmiyorum kaçıncı tavandayım alçaldıkça gök” diyor Serpil Çete Şule Yayınları arasında çıkan Alçaldıkça Gök kitabında. Bir ilk kitap bu. Şairin heyecanını tüm dizelerinde hissettiği, çıktığı şiir yolculuğunda ona yarenlik edecek bir yol arkadaşı olan şiirler demeti…

Ali Ural’ın şiir okulunun öğrencilerinden Serpil Çete. Bu, kitabın ithaf bölümüne şu şekilde not düşülmüş; “Sonsuz sabrıyla okumayı ve yazmayı bana öğreten kıymetli hocam A.Ali Ural’a”

Serpil Çete’nin kitabı bir divan hassasiyeti ile düzenlenmiş. Bizi ilk olarak münacat, daha sonra naat karşılıyor. Sözlerin en güzelini en güzel olanlara sunarak başlamış şair kitabına. Bundan güzel başlangıç mı olur?

Münacaat’tan;

“kul alınır mı hiç yazdığına
yaklaştım tövbenin avlusuna
gözlerin yanana kadar sadaka
gecenin nuru göklerde sırrın var
ya Muin! Beni bağışla”

Naat’tan;

“gölgeniz işlenmiş ufka doğru bırakırken bir iz
nurdan kalemle özlemsiniz efendim”

Şiirini kururken titiz davranıyor şair. Sıradan olsun istemiyor hiçbir imgesi. Şiirin bir özgünlük adımı olduğunun ve ince işçilik istediğinin bir göstergesi bu. Münacaat’ta “yaklaştım tövbenin avlusuna” dizesinde akla gelen ilk imge tövbenin kapısıdır fakat şair kendine has olsun istiyor şiirin tümü. Bunu da başarıyla uygulamış şiirlerinde. Sıradan bir özgünlük çalışması değil bu. Kelimelerin anlam yoğunluğu ile de ilgili bir durum. Kapıda olmakla avluda olmak farklıdır. İkisi de nasip meselesi.

Kitabın üçüncü şiiri “Kudüs.” Hassasiyetleri yansıtmak önemli. Özellikle böyle bir zamanda şairler de durdukları yeri işaret etmek anlamında şiirleriyle mazlumun sesi, soluğu olmak zorunda. Şiir, mazlumların da dünyadaki sesidir.

Kısa şiirler, kısa dizeler şeklinde kuruyor şiirlerini Serpil Çete. Sözü yormadan, öze odaklanarak yapıyor bunu. Şiirin bir özelliği olan; “az sözle yoğun anlamlar ifade etme” kıstasına birçok şiirde rastlıyoruz. Şiirin ritmini yakalıyor şair, ahegi sürdürerek anlamı tamamlıyor.

“ne bir renk düşer fırçadan
ne duvardaki aynadan bir ses
gölgesine çığ düşüren
kusursuz saat
bakma öyle.” (s.46)

Anne imgesi şiirlerde birçok kez çıkıyor karşımıza. Sığınak, dost, yâren olan anne var şiirlerde. Şiirlerin anlamı tamamlayan bir unsurudur anne. Tıpkı hayatta olduğu gibi.

“annem yaraya bal
çok baktığında bana
neden uçup gitmez arılar” (s.54)

“yıldızlar kadar beyazdın
hiçbir yere dokunmadım
ellerimi sil anne
seni bulamıyorum!” (s.63)

Serpil Çete’nin ilk kitabı Alçaldıkça Gök, oldukça başarılı bir çalışma olarak şairin şiir hanesine kayıt düşülmüş. Şiir işçiliğinin güzel bir örneği olan bu şiirler şairin bundan sonraki şiir yolculuğunun da başarılı geçeceğinin bir kanıtı. Şair, gücünü nerden aldığını biliyor. Bu da onun en güçlü yanı.

“şair değilim kaleme verdim korkumu yazdığım Sultan’ım ise
sükut güzeldir bağışlayın efendim dua… bir dua ey Nebi” (s.14)

Serpil Çete- Alçaldıkça Gök- Şule Yayınları- 2021

Yazıyı Paylaş:

By Mustafa Uçurum

Tokat doğumlu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi Adapazarı’nda; üniversiteyi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okudu. Arkadaşlarıyla Martı dergisini ve Yitik Düşler Edebiyat dergisini, daha sonra Tokat merkezli Polemik dergisini çıkarttı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir